Su'ya Sözler

Sen olmak isterdim. İyileştiren olmak, pak eden olmak, söndüren olmak, can'ı
besleyen olmak, can olmak, tarafsız olmak renksiz/tatsız olmak gibi, herşeye
kucak açmak her rengi taşır gibi... Şifamsın...




Seni seviyorum... Sen olmak, seninle olmak isterdim ey su... Susuzluğum
hasretindir...
Hayatın bu kürek mahkumu yorgunluğunu taşıyamadığım zamanlar bir anda uçmak
senin gibi, ne güzel olurdu. Ruh hafifliğinde tavaf etmek, tavaf etmek, tavaf
etmek... Şehirlerden yükselen yılgın nefesleri katıp önüne serin sabahlar
bırakmak.
Çocuk gülücüklerine kar olup yağmak, bir çiğ tanesi güzelliğine bürünmek, hayat
ne kadar değişse de, haller ne kadar değişşe de özünde aynı kalmak...
Kinli hançerlerden damlayan kanları bile alıp bağrına usul usul, bilge bilge
yürümen, çok bilmenin büründüğü sırlı sessizliğe bürünmen. Endamınla ağır ağır
süzülmen ey su.
Boşuna değil eskilerin "derdini suya söylersen o götürür Allaha" demeleri.
Senden başkası var mı ki ademlerin derdlerine dayanabilsin. Dinlesin dertleri de
taş çatlamasın, ağaç kurumasın, insan sararmasın.
Sense sabırla dinleyip, katarsın bilgeliğine herşeyi. Belki konuşursun da, derde
dertlenirsin, "su" dersin, su dilini, şu dilini ögrenmeyi istemez mi
insan."Sızıyı gideren su / suyun sızladığını kimseler bilmez...*". Ey su,
can/su.
Gözlerimi aldı su
Düşlerime daldı su
Beni aşka saldı su
Yakan tadın kaldı su.
Elinden tutsam suyun
Canından tutsam suyun
Sıcağını duysam suyun
Cana vuslat olsun su.
Ne cenkler efsanedir sesinde, nice firakler yansıdı yüzüne, nice vuslatlara
şahitsin. Bak şurda Aliş ile Züleyha destanı bir keder gibi acıtıyor
çağlayışını.. Fakir ümitler, çocuk ağlamaları, şahların dünya düşleri, aşıkların
sırları maviye boyadı seni ağırlığında... Onun için bu hüzünlü yürüyüşün, onun
için aynı düşler aynı sırlar her yudumunda insanların.
Şimdi ılgaz dağlarının ıssız göllerinde yüzüne hilal düşmüştür, için için
kıpırdamaktasındır... Rüzgar yüzünde üfül üfül çocuk öpücükleri... Zerreler
bedenımde kıpır kıpır dalgalanır hilalle. Yıldızlar göz kırpar...
Görkemli yalnızlıklar büyütür kendini uzak diyarlarda... Sesindeki musiki
tanınmaz, kimse bilmez gizli kalmışı. Ne aradığını bilmeyenlerin sessiz
ruhlarında bir canhıraş çığlıktır hep: "su... su... su..."
Bense en şehirli halimi takınıp seni seyrederim... Adımlarımı kendi haline
bırakırım sokaklara. Bir sen kalırsın bende, bir de susuzluğum...
Cana hasret kaldı can / Suya hasret kaldı su
Cana hasret kaldı su / Suya hasret kaldı can.
....
Ismet Ozel
@